Bu çalışma, Fasîh Ahmed Dede’nin nazireleri üzerinden klasik Türk edebiyatında nazire geleneğinin mahiyetini ve bu geleneğin şairler arasında nasıl bir sanat zemini oluşturduğunu ele almaktadır. Nazire, yalnızca benzerlik yahut taklit değil, şairin sanatını derinleştirdiği ve üslubunu tahkim ettiği bir mecradır. Klasik şiirin teşekkülünde önemli bir yere sahip bu gelenek, şairler arası etkileşimi kuvvetlendirmiş, aynı zamanda bireysel yaratıcılığın imkânlarını genişletmiştir. Çalışmada, karşılaştırmalı metin inceleme yöntemi kullanılarak Fasîh Ahmed Dede’nin nazireleri şekil ve muhteva bakımından değerlendirilmiş, şairin bu gelenek içinde tuttuğu yer tespit edilmiştir. Onun nazirelerinde Sebk-i Hindî üslubunun belirgin etkileri görülmekle birlikte Mevlevi irfanı çerçevesinde aşk, vahdet ve nefis terbiyesi gibi tasavvufi unsurların işlenişi de dikkate alınmıştır. Fasîh Ahmed Dede, seleflerinin izinden gitmekle yetinmemiş, onların kurduğu sanat dünyasını kendi estetik anlayışıyla yeniden yorumlamıştır. Bu itibarla nazire geleneği, geçmişin devamı olmanın ötesinde, şairlerin sanatsal kudretlerini ortaya koydukları dinamik bir alan olarak değerlendirilmiştir.
Klasik Türk edebiyatı, 17. yüzyıl, nazire, Fasîh Ahmed Dede.